Haberleşme Teknolojisi | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İnsanlığın eski dönemlerinde haberleşme yazılı parşomenlerle olmaktaydı. Topluluklar, devletler, imparatorluklar aralarında haberci göndermek suretiyle günler, haftalar, belki aylar sonra haberleşirlerdi ve birbirlerinin cevaplarını öğrenebilirlerdi. Bu mesafe handikapını kapamak için muhtemel odur ki hızlı ve çevik binekler, becerikli ve dayanıklı haberciler, en optimum güzergahı çıkaracak haritalandırma teknikleri,... gibi çözümlere başvurulmuştu. Fakat ben sizi çok eski ve anlam içeren bir tekniğe götüreceğim. Bir haberleşme tekniğine.
Minas Trith Kalesi, Orta Dünya İnsanlık uzaktan uzağa haberleşme yolları için şüphesiz birçok teknik üzerine çalıştı. Eski çağlarda olması muhtemel bir teknik ise Yüzüklerin Efendisi kitaplarında kendine yer bulmuş. Filme de yansıyan bu teknik size günümüzdeki haberleşmenin nasıl olduğunu anlama noktasında bir görüş açıklığı kazandıracaktır. Yüzüklerin Efendisi, Kralın Dönüşü filminde geçen hikayeye göre Gondor yurdu içerisindeki Minas Trith Kalesi tehlike altındadır. Rohan Krallığı ise tehlike altındaki Gondor yurdu Minas Trith'ten gelen yardım mesajı sonrası hazırlığa başlamaktadır. Rohan Krallığı ve Gondor'un Minas Trith Kalesi Filmde ilgili sahnede şu diyaloglar geçmektedir: - Minas Tirith'in işaret kuleleri! Kuleler tutuşturulmuş! Gondorr yardım çağırıyor. - Rohan yardıma gidecek. Filmde Gondor yurdu içerisindeki Minas Trith kalesi Rohan Krallığı'ndan şöyle yardım istemektedir (şöyle yardım isteği mesajı göndermektedir): Lord of The Rings, The Return of The King 'den Bir Sahne Minas Trith Kalesi'nde kule alevleniyor. Sonraki gözlemci alevi görüp kulesini alevlendiriyor. Sonraki gözlemci alevi görüp kulesini alevlendiriyor. Sonraki gözlemci alevi görüp kulesini alevlendiriyor. Sarp dağlar boyunca bu böyle devam ediyor. Gözlemciler hep bir öncekinin görüş açısında ve bir sonrakinin, ama sonrakinin ötesinde görüş açısında değil. Yani kuleler arasındaki mesafe o kadar geniş. Dolayısıyla zincir şeklinde her gözlemci bir sonrakini sadece görebiliyor ve kulelerini alevlendiriyor. Böylece yakılan alev mesajı Rohan Krallığı'na kadar ulaşıyor. Rohan Krallığı görüş açısındaki son tutuşturulmuş kuleyi görünce Minas Trith'in tehdit altında olduğu ve yardım istediği mesajını alıyor ve hazırlıklarına başlıyor. Bir deyim vardır ya hani: "Dumanla mı haberleşiyorsunuz arkadaş". Bu deyim bir benzetme değildir. Bu deyim bazılarının tıkırdayan kafalarından çıkan "dumanla mı haberleşiyorsunuz" dediği bir benzetme değildir. Bu deyim aslında kaynağını bir tarihi dönemden almaktadır. Bir dönemin tarihinden. Hayatından. Bu dumanla haberleşme ifadesi bir teknolojiydi. Ama daha basit tabir etmek gerekirse bir teknikti. Yüzüklerin Efendisi'nde gösterilen teknik ise bunun bir ötesi. Dumanla haberleşmenin bir ötesi. Tekniğin ilerlemiş hali.
Bir söz:
"Osmanlı'dan kopmak ve yakmak bize teknolojinin temellerini kaybettirdi. Algılayışımız deforme oldu. Gördüğümüzü anlamaz hale geldik. Cahilleştik." Ateş kuleleriyle olan haberleşmede dikkat ederseniz tek mesaj gönderme üzerine kurulu bir karşılıklı anlaşma var. İki taraf önceden görüşüyor, anlaşıyor ve diyor ki: Alev varsa bu şu anlama gelsin: Tehdit var, gelin. Yani iletilen mesaj; "Tehdit var, gelin" olsun. Bu karşılıklı görüşme sonrası taraflar yurtlarına dönerler ve işleriyle günlerini sürdürürler. Gözlemciler ise mesailerini vardiyalı olarak kendi görüş açılarındaki kulelere bakarak geçirirler ve son kuleyi gözleyen gözlemciler alev geldiğinde krala bildirirler. Kral gelen mesaj sonrası hazırlıklara başlanmasını emreder ve halkı toparlar. Yüzüklerin Efendisi'nde gösterilmekte olan teknoloji uzaktan uzağa haberleşme teknolojisidir. Bu teknoloji; sonraları, 19ncu yüzyıl başları, Fransa'da yaşayan bir mucit tarafından daha ileriye götürülmüştür. İşaret kuleleri tekniği ilerlemiştir. Kulelerde artık alevlendirme ile mesaj taşımak yerine iki adet eklemli kol ile mesaj taşımak vardır. Bu kuleler birer işaret kuleleriydi ve terim olarak görsel telgraf olarak tarihe geçeceklerdi. İşaret Kuleleri (Diğer Adıyla; Görsel Telgraf) 19ncu yüzyıl başlarında Fransa'da işaret kulelerindeki tekniği ilerleten bu mucit ile şehirler arası bilgi almada (haberleşmede) en hızlı yol, bu işaret kuleleri olmuştu. Bunlardan yüzlerce istasyonlar kurulmuştu. Yüzlercesi şehirler arasına inşa olmuştu. Bir tepeden diğerine.. Diğer tepeden diğerine.. Bir kule ancak bir sonrakini görebilmekteydi. Sonraki ise ancak bir sonrakini.. Fransa'da örneğin 5000 km'lik mesafe boyunca belli aralıklarla Tours, Paris, Bordeux ve Marseille şehirleri arasına işaret kuleleri inşa edilmişti. Bu şekilde bir mesaj bir saatte kilometrelerce uzağa gidebilmekteydi. İşaret kulelerindeki görevli, kulenin tepesindeki kolları hareket ettirerek bir önceki kuleden aldığı mesajı bir sonraki kuleye göstererek iletmekteydi. Bu mesajı alan (hareketleri gören) kule kolları aynı şekilde hareket ettirerek bir sonrakine göstererek iletmekteydi. Sonraki bir sonrakine göstererek iletmekteydi. Nihai kuleye kadar bu böyle devam etmekteydi. İşaret kuleleri arasında bir kule eğer bir önceki kulede gördüğü kol hareketlerinden birini bir anlık kaçırırsa veya anlayamazsa veya hava şartları, güneş ışığı gibi nedenlerden ötürü hareketlerin bazısını göremezse diye kontrol mesajları (bildirimleri) kararlaştırılmıştı. Örneğin please wait (lütfen bekleyin), backspace (son gelen pozisyonu kaybettim, tekrar gönderin lütfen), ... gibi bir sonraki kulenin bir önceki kuleye gönderebileceği; mesajın tekrarlanması, veya yavaşlaması yönünde mesaj içeren kol hareketleri vardı. İşaret kulelerindeki gözlemciler kulelerdeki kol hareketleri ile tek tek harf gönderimi ve sayı gönderimi yapmaktalardı. A'dan Z'ye tüm ingiliz harfleri ve 0'dan 9'a tüm rakamlar. Bir kol hareketiyle (yani iki kolun birlikte oluşturduğu pozisyon ile) bir harf veya sayı göndermiş oluyorlardı. Her bir harf (veya sayı) gönderimi sonrası kolları dikey pozisyona çekip harf/sayı gönderimi bitti demektelerdi. Kule bir sonraki harfi (veya sayıyı) göndermek için sıradaki kulenin de sonraki kuleye harf/sayı gönderimini bitirdiğine dair olan kolları dikey pozisyona çekme hareketini beklemekteydi. İşaret Kuleleri Q ve Sonra W Harfini İletiyorlar İşaret kulelerinde bir kule bir öncekinin gösterdiği pozisyonu anlayamazsa veya kaçırırsa diye sonrakinin öncekine gönderebileceği kontrol mesajları gibi ayrıca mesaj gönderimine başlanıyor veya mesaj gönderimi bitti kontrol mesajları da vardı. İşaret kulelerindeki kollar belirlenmiş bir pozisyona geldiğinde iletişim başlıyor mesajı karşı kuleye gitmekteydi, kollar belirli bir pozisyona geldiğinde şu harf karşı kuleye gönderiliyor olmaktaydı, ardından kollar belirli başka bir pozisyona geldiğinde mesajın sıradaki harfi karşı kuleye gönderiliyor olmaktaydı, ..., ve kollar belirli başka bir pozisyona geldiğinde iletişim sonlandırılıyor mesajı karşı kuleye gönderilmiş olmaktaydı. Mesajı gönderen ilk kule mesaj gönderimi bitiminde kontrol bildirimleri listesinden "mesaj gönderimi bitti" mesajını kolları uygun pozisyona alarak göstermekteydi. Bir sonraki kule de aynı şekilde "mesaj gönderimi bitti" mesajını kolları uygun pozisyona alarak göstermekteydi. Ve böylece zincir boyunca kademe kademe tüm kuleler iletişimin sonlandığını ve artık iletimin olmayacağını bir sonrakine göstermekteydi. Bu şekilde haberleşme, işaret kulelerinin sırayla her bir kulenin bir sonrakine aynı hareketleri göstermesi sonucu nihai kulenin pozisyonların karşılık geldiği harfleri sırasıyla not etmesine ve mesaj gönderimi bitti mesajıyla birlikte ardı ardına not ettiği harflerin nihayetinde oluşan kelimelere ve cümlelere ulaşmasına dayanmaktaydı. Kontrol mesajları içerisinde 1 saatlik mola / bekleme, ve 2 saatlik mola / bekleme mesajları vardı. Böylece kule görevlileri mola verip dinlenebilmekteydi ve ne zaman gözlem mesaisine dönebileceğini bilebilmektelerdi. İşaret kulelerinde gelen pozisyonların karşılık geldiği harfleri / sayıları / ... gösteren ortak kabuller defteri şeklinde bir defter vardı. Bir de bu deftere ilave olarak sık kullanılan kelimeler kitabı vardı. Bu kitap konuşma dilinde sık kullanılan kelime ve kalıplarının tek tek harfle iletimi yerine bir defada gönderimi durumunda kullanalım diye yazılmıştı. Bu kitapta her sayfada her bir satırında ayrı bir sık kullanılan kelime (veya kalıbı) yer almıştı. Bu kitap kulelerden gelmekte olan ve birbirini takip eden sayılara (sayı mesajlarına) göre kullanım için raftan çıkarılmaktaydı. Yani eğer bir kuleden gelen bir pozisyon sonrası (sayı mesajı sonrası) eğer dikey pozisyona geçip sayıyı gönderdim mesajı verilmiyorsa ve farklı farklı pozisyonlarda sayı mesajı göndermeye sürekli devam ediliyorsa ve en nihayetinde dikey pozisyona geçip duruluyorsa nihai kuledeki gözlemci tarafınca bu kitap kullanılmaktaydı. Birden fazla gelen pozisyonlar ortak kabul defterinde sık kullanılan kelimeler kitabının bir sayfa numarasını ve o sayfadaki bir satır numarasını vermekteydi. Nihai kuledeki görevli de gelen pozisyonlara göre sayfa numarası ve satır numarasına bakıp sık kullanılan kelimeler kitabındaki kelimeleri görüp not etmekteydi ve cümleler oluşabilmekteydi. Bu sayede tek tek harfle mesajı iletip nihai kulenin bunları alarak mesajı toparlaması yerine bir defada koca koca kelimeler iletilebilmiş (alınabilmiş) oluyordu. Yani haberleşme daha hızlı sağlanmış oluyordu.
Detay:
Burada bir detay vermek gerekirse; bir defada kelime (veya kalıbı) göndermek için kule ardı ardına "10" adet sayı gönderimi yapmaktaydı. Bu ilk zamanlar böyle kararlaştırılmıştı. Bu nedenle ortak kabuller defteri ve sık kullanılan kelimeler kitabı bu şekilde oluşturulmuştu (yazılmıştı). Nihai kule, gelen 10 adet sayıya bakıp ortak kabul defterinde sıralı o sayıyı bulup karşılık gelen sayfa numarası ve satır numarasıyla sık kullanılan kelimeler kitabına bakmaktaydı. Böylece sık kullanılan kelimeler kitabında ilgili kelimeyi (veya kalıbı) bulup not etmekteydi. Örneğin ortak kabuller defteri sayfaları şu şekilde bir yapıdan oluşmaktaydı; Ortak Kabuller Defteri On Haneliler Karşılık Gelen Kelime 1234567890 Sayfa 1, Satır 1 1234567891 Sayfa 1, Satır 2 1234567892 Sayfa 1, Satır 3 ... 4444444444 Sayfa 1054, Satır 2 ... 5691568312 Sayfa 1255, Satır 15 ... ... (( Ortak kabuller defteri sayfalarca bu şekilde ))Yukarıdaki gibi ortak kabuller defterinde sayfalarca 10 haneli sayı ve karşılığında bir sayfa sayısı ile satır numarası yer almaktaydı. Kabuller defterinden yapılan eşlemeler neticesinde sık kullanılan kelimeler kitabına bakıldığında ise ilgili kelime (veya kelime kalıbı) görülebilmekteydi. Örneğin sık kullanılan kelimeler kitabı şu şekilde bir yapıya sahipti ve tüm nihai kulelerde (şehirlerde) bulunmaktaydı; Ortak Belirlenmiş/Yazılmış Kelimeler Kitabı Sayfa 1: 0ncı satır ... 1nci satır ... 2nci satır lanet olasıca züppeler ... satır ... 20nci satır ... Sayfa 2: 0ncı satır ... ... satır ... 15nci satır pes doğrusu ... satır ... 20nci satır ... Sayfa 3: 0ncı satır ... 1nci satır ... 2nci satır ... 3ncü satır ... 4ncü satır İyi şanslar 5nci satır ... ... satır ... ... satır ... 20nci satır ... Sayfa ...: ... ... ... ... ... ... (( Bu şekilde her sayfada her satırında konuşma dilinde sık kullanılan bir kelime (veya deyim) vardı. )) Karşı kulece alınan her mesajın (görülen her kol pozisyonunun) işin doğası gereği belirlenmiş pozisyonlardan bir tanesi olması gerekmekteydi. Çünkü diğer türlü karşı tarafın defterinde bunun bir karşılığı olmadığında gelen pozisyonun neyi ifade ettiği anlaşılamazdı. Anlaşılamayan (daha önce belirlenmiş pozisyonlardan biri olmayan) bir pozisyon görüldüğü durumda kontrol mesajları (pozisyonları) ile önceki kuleye mesajın tekrarlanması yönünde mesaj gönderimi yapılmaktaydı. İşaret kulelerinde birkaç görevli bulundurulurdu. Biri gözlem yaparken diğeri gözlemcinin verdiği pozisyonu kollarıyla kulenin tepesindeki iki kolda yapmak için mekanik yardımıyla döndüre döndüre uygulardı. 19ncu yüzyıl başlarında teknolojisi ileriye taşınmış ve kullanılmış işaret kuleleri (diğer adıyla; görsel telgraf) daha sonra Amerikalı mucit Morse tarafından geliştirilen elektrikli telgrafa yerini bırakmıştı. Esasında Amerikalı bir bilimci Joseph ilk elektrikli telgrafın temellerini atan kişiydi ama Morse, bu temellerden hareketle elektrikli telgrafın uzun mesafeli haberleşmede kullanılması yönünde atılımda bulunan ve dünyanın bildiği elektrikli telgrafı icat eden kişiydi. Bu yeni haberleşme tekniği bir öncekiyle temelde aynı mantığı takip etmişti. Yani anlamsız bir işaret ve karşılık geldiği ifadeyle toparlanan bir mesaj. Bu teknolojide mesaj iletmek için eklemli iki kol değil, elektrik vardı. Yani iletim için görsel metot değil, görünmeyen metot vardı. Bir kule kolların pozisyonunu ona gösteriyor, diğeri ona gösteriyor ve mesaj böylece gidiyor değil, bir kulübe elektrik veriyor ve elektrik gözlerin görmediği bir ortamda (telin içerisinde) diğer kulübeye doğru direkten direğe gidiyor ve mesaj böylece iletilmiş oluyordu. Amerikalı Morse, fransız mucitin hazırladığı ortak kabuller defteri gibi bir defter hazırlamıştı. Bu defterde elektriğin kısa süreli varlığı ve uzun süreli varlığına göre çeşit çeşit sayıda durum dizmişti. Dizdiği bu durumlara karşılık olarak da birer birer harf kararlaştırmıştı. Buna Morse defteri denecekti. Örneğin bu defterde;
şeklinde ifadeler vardı. Böylece A binasından B binasına çekilen tele bu belirlemelere göre elektrik ver, bekle, ver bekle, ... (yani uzun ver bekle, kısa ver bekle,...) ile elektrik verildiğinde karşı taraf gelen elektriğin bu durumunu gözlemleyerek notunu alıyordu. Aldığı notun Morse defterinde karşılıklarına bakarak ise mesajı toparlıyordu. Ve mesaj gelmiş oluyordu. Morse'un bu defteri bir ortak kabuller defteri olacaktı. Elektrikli telgrafla haberleşmede bir ortak kabuller defteri.
Detay:
Ortak kabuller defteri dediğimiz şey esasında bir kod defteridir. Bir kod defteri. Tıpkı eklemli kol hareketleri için belirlenen harflerin yer aldığı ortak kabuller defteri gibi. O da bir kod defteridir. Bir kod defteri. Kod defteri demek bir şey ve o şeye karşılık gelen bir başka şey demektir. Örneğin suç dünyasının aranan adamı: "Kod adı Jo". Jo, bir kod addır. Bir insanın kod adı. Adı sanı olan bir insan kod ad kullanır. Yani adını kodlamış olur. Morse ise ingiliz alfabesindeki harfleri elektrik kısa ya da uzun olarak kodlamıştır. Var olan bir şeyi farklı bir şeyle kodlamıştır. Tamamen kendi tercihlerine göre elektriğin kısa ya da uzun olma durumuna karşılık şu harf gelsin demiştir. Morse bu şekilde kendi kod defterini oluşturmuştur ve karşıya bir harf göndermek istediğinde kod defterinde yazan karşılığını (elektrik kısa, uzun, kısa, uzun... 'u) telden göndermiştir. Karşı taraf da bu şekilde almıştır ve aldığı kodları kod defterine dönüp bakarak hangi harf olduğunu sırayla görüp not etmiştir. Nihayetinde kodu (elektrik varlığı ve yokluklarını) çözdüğünde ise mesajı almıştır. Aynısı önceki teknoloji eklemli kollar için de geçerlidir. Chappe ingiliz alfabesindeki harfleri eklemli kolların pozisyonları olarak kodlamıştır. Tamamen kendi tercihlerine göre eklemli kolların pozisyonlarına karşılık şu harf gelsin demiştir. Chappe bu şekilde kendi kod defterini oluşturmuştur ve karşıya bir harf göndermek istediğinde kod defterinde yazan karşılığını (kolların pozisyonunu) kulelerde göstere göstere göndermiştir. Karşı taraf da bu şekilde almıştır ve aldığı kodları kod defterine dönüp bakarak hangi harf olduğunu sırayla görüp not etmiştir. Nihayetinde kodu (pozisyonları) çözdüğünde ise mesajı almıştır. Bu defter bir "Morse Kodu"dur. Morse, defterde ingiliz harfleri ve sayıları karşılığında elektriğin kısa süreli ve uzun süreli varlığı durumlarını şu şekilde belirlemişti. Kısa süreli elektrik vermeye nokta, uzun süreli elektrik vermeye çizgi demişti. Bu şekilde tek tek tüm harflere kendi tercihlerine göre bir karşılık vermişti. Morse gibi birçok telgraf kodlaması vardı. Örneğin Arap alfabesi içeren, Çin alfabesi içeren kodlamalar gibi... Morse kodlaması ise A'dan Z'ye 26 harf içeren bir kodlamaydı ve haberleşme bu harflerle sağlanmaktaydı. Morse Kodu telgrafın icatçısının diliydi. Elektrikli telgraf ile haberleşmede artık kuleler yerini direklere bırakmışlardı. Bu direkler tellerin havada duracak şekilde belirlenen bir yerleşkeye kadar uzanması için belirli aralıklarla (teller toprağa değmeyecek şekilde) dikilmektelerdi. Bir yerleşkedeki elektrikli telgraf bir mesaj göndermek için kullanıldığında morse defteri açılırdı ve gönderilmek istenen mesaj morse defterindeki elektriğin kısa süreli ve uzun süreli varlığı karşılığına bakılarak karşıya elektrik ver, veya daha uzun süreli elektrik ver veya elektriği vermeyi kes şeklinde gönderilirdi. Karşı taraf da tek iğneli telgraf cihazı ile gelen elektrik kısaysa iğneyi sola yatmış görürdü, elektrik uzun süreliyse iğneyi sağa yatmış görürdü. İğne dikeyse şu an elektrik alımı yok demek olurdu. Bu şekilde iğnenin hareketlerine göre görevli not defterine nokta veya çizgi yazar, mesaj alımı bittiğinde Morse defterinden karşılıklarına bakar, ve mesajı çözerdi. Elektrikli telgraf ile haberleşme şüphesiz bir haberleşme teknolojisi olduğundan sıklıkla acil durumlar için kullanılmaktaydı. Örneğin bir şehirden diğerine SOS kelimesi gönderileceği zaman SOS kelimesi şu şekilde kodlanıp gönderilmekteydi: 3 defa kısa süreli elektrik ver, yani S. 3 defa uzun süreli elektrik ver, yani O. 3 defa kısa süreli elektrik ver, yani yine S. Sonuç olarak gönderilen harfler S, O ve S. Yani SOS. Morse, kısa süreli elektrik ve uzun süreli elektrik için defter üzerinde nokta ve çizgi demişti. Bunları ise şu şekilde isimlendirmişti:
SOS kelimesini göndermek için deftere bakıldığında S harfi için şu görülecekti:
Dit Dit Dit
Sonra O harfi için şu görülecekti:
Dah Dah Dah
Ve yine S harfi için şu görülecekti:
Dit Dit Dit
Böylece karşıya şu gidecekti:
Dit Dit Dit Dah Dah Dah Dit Dit Dit
Yani kısa süreli üç defa elektrik ver, sonra uzun süreli 3 defa karşıya elektrik ver, ve sonra kısa süreli 3 defa karşıya elektrik ver. Karşı taraf bunu aldığında notlarını alacaktı ve karşılığına defterden baktığında S, O ve S olduklarını görecekti. Mesajı alacaktı. Morse, kısa süreli elektrik verme süresi için 1 birim, uzun süreli elektrik verme süresi için 3 birim demişti. Yani karşı taraf 1 birimlik (veya 1 birime yakın) elektrik alırsa kısa süreli elektrik aldım (nokta) notunu alıyordu, 3 birimlik (veya 3 birime yakın) elektrik alırsa uzun süreli elektrik aldım (çizgi) notunu alıyordu. Morse, kısa ve uzun elektrik vermelerin (dit ve dah'ların) arasındaki bekleme süresini, ayrıca harflerin ve sonra kelimelerin arasındaki bekleme sürelerini şu şekilde belirlemişti:
Yani SOS kelimesini göndermek için (Dit Dit Dit Dah Dah Dah Dit Dit Dit'i göndermek için) şu sürelerle elektrik gönderiliyordu:
Dikkat edilirse süreler birer "birim"dir. Yani %100 kesinlikte bir süre değildir. Bu nedenle harflerde kayıplar yaşanabilmekteydi. Bunun çözümü ise alıcı tarafın anlaşılmadı mesajını karşıya göndermesiydi. Yani birim sürelerden hareketle bir haberleşme gerçekleşmekteydi. İnsan içinden saniye saymak yoluyla yapılan kısa süreli elektrik (dit) ve uzun süreli elektrik (dah) vermeler ve beklemeler.
Not:
Elektrikli telgraf üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde yaklaşık 30 yıl sonra elektrikli telgrafların otomatik hali geliştirilmiştir. Morse, hazırladığı defterde imla işaretleri için ekstradan elektriğin kısa süreli varlığı ve uzun süreli varlığı gibi bir durum koymayayım demişti. Çünkü bu karmaşıklığı arttıracaktı. Örneğin imla işaretleri için de bir elektriğin uzun varlığı ve kısa varlığı durumu olsaydı gelen kodları çözecek görevli daha çok defterde karşılaştırma yapmak zorunda kalacaktı ve mesajın elde edilme süresi artacaktı. Bu nedenle iletişimin kolaylığı ve mesaj elde etme hızının yüksekliğini sağlamak için imla işaretlerine tek tek karşılık vermektense hepsi için STOP kelimesi kullanalım demişti. "Yakınlarda bir fırtına var stop elektrik direkleri eğilmeye başladı stop en yakın zamanda yedek işçi ve mühendislerinizi buraya yönlendiriniz stop" Bu sayede iletişimde sıklıkla STOP kelimesi geçerdi ve bu, çoğunlukla okuyan için "dur, yeni cümle geliyor" anlamına gelirdi. 2nci Dünya Savaşı'nda cümle sonlandıran veya bağlayan imla işaretleri için devletler kendi defterlerini oluşturmuşlardı. Örn; COMMO kelimesi (yani virgül), COLON kelimesi (yani iki nokta üst üste), SEMI COLON kelimesi (yani noktalı virgül), QUERY kelimesi (sıklıkla soru işareti için kullanılırdı). Bu kelimelere karşılık farklı şekilde elektriğin uzun süreli ve kısa süreli varlığı durumları dizmişlerdi ve ona göre haberleşmektelerdi. Mors kodu sonraları ses tonu olarak, radyo sinyali olarak (uzun ve kısa tonlarda), mekanik olarak, işitsel olarak (çeşitli farklı seslerle), görsel sinyal olarak (örn; flaş şeklinde yanan ışıklarla) da kullanılmıştı. Ses tonuyla olan kullanımında örneğin; elektrikli telgraf ile elektrik bir yerleşkeden diğerine gittiğinde hedefte iki farklı ses üretecek bir düzenek bulunmaktaydı. Bu düzenek, gelen elektrik kısa süreliyse bir tonda ses, eğer uzun süreliyse farklı bir tonda ses vermekteydi. Gelen sesleri dinleyen görevli not defterine nokta veya çizgi yazardı. Örneğin gelen sesler; şeklinde olurdu ve not defterine alınan notlar (dit ve dah'lar); .- -. .-.. .- ... -- .- -.-- .- ... .. -.-. .- -.- -... .- -.- .. .-.. -.. .. --. .. -... .. .-.. -.. .. .-. .. .-.. -.. .. ... - --- .--. şeklinde nokta ve çizgi olurdu. Bu notlar mesaj iletimi bittiğinde morse defteri ile karşılıklarına bakılmak suretiyle çözülürdü ve mesaj alınmış olurdu: 19ncu yüzyılda teknolojisi ileriye taşınmış ve kullanılmış haberleşme direkleri (elektrikli telgraf) daha sonra yerini bilgisayarın ve bilgisayar ağlarının icadına bırakacaktı. Bu yeni haberleşme tekniği bir öncekiyle temelde aynı mantığı takip etmişti. Yani anlamsız bir işaret ve karşılık geldiği ifadeyle toparlanan bir mesaj. Fakat bu teknolojide mesaj iletmek için elektriğin uzun varlığı ya da kısa varlığı değil, elektriğin varlığı ya da yokluğu vardı. İletim için görünmeyen metot halen vardı. Ancak bu sefer bir telgraftan gönderilen mesaj ile elektrik direkleri boyunca mesajın gitmesi değil, bir bilgisayardan gönderilen mesaj ile yer altındaki kablolar (teller) boyunca mesajın gitmesi vardı. Yüzüklerin Efendisi'nde gösterilen teknik daha önce tarafların görüşmesi sonucu ateş işaretinin ne anlama geliyor olduğunu kararlaştırmalarına dayanmaktaydı. Telgrafta gösterilen teknik, daha önce tarafların görüşmesi sonucu kol pozisyonlarının veya elektriğin uzun ve kısa gelmesinin ne anlama geliyor olduğunu kararlaştırmalarına (ortak bir kabul tablosu / defteri üzerinden hareket etmelerine) dayanmaktaydı. Bilgisayarlarla haberleşme ise elektriğin varlığı ya da yokluğu durumunun ne anlama geliyor olduğunun kararlaştırılmasına (yani yine ortak bir kabul defteri üzerinden hareket edilmesine) dayanmaktaydı ve günümüzde bu haberleşme yaygınca kullanılmaktadır. 20nci yüzyılın ortalarında ortaya çıkan bilgisayar icadı öncelikle elektronik olmayan, yani mekanik bilgisayarlardı. Sonraları ise Alan Turing adlı matematikçinin önceleri modern bilgisayarın prensipleri diye öne sürdüğü tanımlara göre var olan bir elektronik modern bilgisayar icat edilmişti. Bu ilk elektronik modern bilgisayar (ismi ENIAC) günümüze kadar gelen bilgisayar teknolojisinin temeli olmuştu. 20nci yüzyılın sonlarına doğru günümüze yakın bilgisayarlar türemişti ve bu bilgisayarların birbirleriyle haberleşebilmesi çalışmaları neticesinde bilgisayar ağları (internet) doğmuştu. İnternet, yeryüzünde birbirine yeraltına gömülmüş kablolarla bağlı elektronik cihazlardan oluşan bir haberleşme ağıdır. Örneğin evinizdeki bilgisayardan facebook.com adresine (yerleşkesine / muhitine) gitmek istediğinizde siz yeraltı kablolar vasıtasıyla Amerikan topraklarında yer alan facebook.com adresindeki elektronik cihaza bana içerik gönder mesajı iletiyor oluyorsunuz (not: Amerika kıtasına giderken yeraltına gömülü kablolar ve sonra okyanus altı kablolardan gitmektesiniz). ( Grafiği aşağıdan yukarıya doğru okursanız daha anlamlı olur ) Burada yapılan işlem esasında makinayla olan haberleşmedir. Bilgisayar ağlarında kişiler arası haberleşme de bu grafiği kullanır. Örneğin Ankara'daki X ev ağı'ndan Antalya'daki Y ev ağı'na mesaj iletmek ve almak gibi. Veya Türkiye'deki Ankara şehrinde yer alan A ev ağı'ndan Hollanda'daki Leiden şehrinde yer alan B ev ağı'na mesaj iletmek ve almak gibi. Yerin üzerine dikilen elektrik direkleriyle olan haberleşme günümüzde daha çok yerin altına döşenmiş şehirler arası, ülkeler arası, kıtalar arası kablolara (tellere) bırakmıştır. Örneğin Türkiye'deki Ankara şehrinde ikamet eden bir profesör Amerika'da vereceği sempozyum hakkında Amerikalı bir yetkiliyle yazışacağı zaman ilettiği mesaj Ankara Ağ Cihazı'ndan Türkiye Ağ cihazına gider, oradan Avrupa Ağ cihazına gider ve oradan Avrupa ile Amerika kıtası arasındaki okyanusun dibine döşenmiş kablolar aracılığıyla Amerika kıtasındaki Ağ Cihazı'na gider. Karşı taraftan gelen mesajlar da tersine yol takip eder. Dünya İnternet Ağı Haritası - 2019 Bilgisayar ağlarındaki haberleşmede ortak kabuller defteri ağ haberleşmesi donanımını ve yazılımını tasarlayan firmaların ortaklaşa kararı ile yazılmıştır. Bu defter de bir kod defteridir. Yani bir şeye karşılık gelen başka şeylerin olduğu bir kod defteri. Fakat çeşitli sayıda firmanın bu kod defteriyle hareket etmesi ve uyumlu bir tek global ağın var olabilmesi için bu deftere günümüz literatüründe standartlar denmiştir. Böylece her firma bilgisayar donanımı veya yazılımı ne üretirse üretsin bu standartlara göre üreteceğinden global ağda (internette) haberleşme ortak kabuller üzerinden yürüyebilecektir ve dünya çapında haberleşme yapılabilecektir. Bilgisayarın mucitleri mesajlaşmada (haberleşmede) fransız ve sonra amerikan mucitin hazırladığı ortak kabuller defteri gibi bir defter hazırlamışlardı. Bu defterde elektriğin varlığı ve yokluğuna göre çeşit çeşit sayıda durum dizmişlerdi. Dizilen bu elektriğin varlığı ve yokluğu durumlarına karşılık olarak da birer birer harf kararlaştırmışlardı. Buna ASCII defteri denecekti. Örneğin bu defterde dizdikleri duruma karşılık şu ifadeler belirlenmişti:
A harfi için 1000001 (elektrik var, yok, yok, yok, yok, yok, var),
B harfi için 1000010 (elektrik var, yok, yok, yok, yok, var, yok), C harfi için 1000011 (elektrik var, yok, yok, yok, yok, var, var), ... v.b. Böylece A bilgisayarını B bilgisayarına bağlayan global bilgisayar ağına (birbirini takip eden kablolara) bu belirlemelere göre elektrik ver, verme, ver, verme, ver, verme ... ler ile elektrik verildiğinde karşı taraf gelen elektriğin bu durumunu gözlemler ve defterde karşılık geldiği ifadeyi, yani A'yı ekrana basar.
Bir Not:
İnternet, yeryüzünde daha yeni yeni oluşum halindeyken Amerika'da bir üniversite kampüsünde yer alan bilgisayardan bir başka eyaletteki üniversite kampüsünde yer alan bilgisayara test amaçlı "LOGIN" mesajı gönderilmişti. Ancak diğer eyalatteki sistemin ağ servisi crash olduğundan LOGIN mesajının sadece LO harflerini alabilmişti ve ekranına yansıtabilmişti. Yani böylece ilk deneme yapılmıştı ve kısmen de olsa başarılı olunmuştu. Zamanla problemler çözülerek internet günümüzdeki halini almıştır. Bu defter bir Makina Kodudur. Bu ascii defterini hazırlayanlar ingiliz harfleri, sayıları ve özel karakterleri karşılığında elektriğin varlığı ve yokluğu durumlarını şu şekilde belirlemişlerdi. Bu defterde karşılık gelen 0 ve 1 ler, elektrik var ya da yok'u temsil eder. Bu bir kodlamadır. Yani A harfi için gönderen taraf 1000001 (elektrik var, yok, yok, yok, yok, yok, var) sıralamasında elektrik verme işlemi yapar ve elektriği alan tarafsa bu sırada aldığı elektriği defterden bakıp karşılığındaki A harfini görür ve bize sunar. İnternette bir bilgisayar bir başka bilgisayara A harfini gönderirken esasında (ufak ebatlı) birçok ortak kabuller defterinden yararlanarak gönderimde bulunabilir. Bu, tamamen karşı tarafın da aynı ortak kabuller defterini kullanıyor olmasına bağlıdır. Bir kimse bir başka kimseyle mesajlaşacaksa nasıl ortak program kullanıyorsa aynı şekilde bu kullanılan program aynı defteri referans alıyor olduğu için mesajın kodlanması, iletilmesi ve sonra alan tarafın mesajı çözmesi işlemi uyumlu bir şekilde gerçekleşebilmektedir. Bilgisayar icadında esasında defterlerin (veya kitapların) sayısı bir hayli çoğalmıştır. Haberleşme için ortak kabuller defteri, donanım defterleri, birbirini gösteren defterler,.. diye uzayan defterler vardır. Ve bunlar temelde sadece ve sadece makina koduna göre karşılık tablolarına sahiptirler ya da birbirlerinin sayfalarını, satırlarını göstermektedirler ki böylece bi defada daha çok iş yapılabilmektedir. Birbirlerini gösterme ve bi defada daha çok iş yapma ile kasıt programlardır. Donanımların defterlerindeki satırları (temel makina kodlarını) birleştirmeler ile bir defada (bir dokunuşta) daha çok sonuç alınmasını sağlarlar.
Bilgi:
Program, donanıma, defterinde belirlenmiş binlerce elektrik durumu satırlarından onlarcasını verme sonucucunda peşisıra aksiyonların alınabilmesine denir. Bilgisayar ağlarında haberleşmeden devam edecek olursak ortak kabuller defteri; donanım defteri ve yazılım defteri olarak ikiye ayrılabilir. Donanım defteri mantık olarak bir tarafta elektriğin varlığı ve yokluğuna göre çeşit çeşit sayıda durumun dizilmesi, diğer tarafta donanımın bu elektrik durumlarına karşılık vereceği aksiyonun olduğu bir kod defteridir. Elektriğin varlığı ve yokluğu durumlarından birisi donanıma verildiğinde donanım devrelerinde dolaşan elektrik var ve yok, var ve yoklar donanımın (donanımı tasarlayan kimsenin tasarımı doğrultusunda) bir aksiyon almasını sağlamaktadır. Bu defter günümüz literatüründe makina kodu olarak geçer. Aşağıda üretilen bir donanımın sahip olabileceği kod defteri örneği verilmiştir:
Ortak Kabuller Defteri ( Donanım )
* Basitleştirilmiş temel bir gösterim 000001010101010101111110 Ekrana yazı bas 001010101111101010101101 Ekrandaki fare konumu 111111111111111111111111 Gücü kes ... Donanıma verilen elektriğin varlığı ve yokluğu durumu onlarca, yüzlerce, binlerce belki onbinlerce sıradan oluşur. Buna karşılık donanım bir aksiyon alır. Defterler ise bu tanımlı durumları ve aksiyonları satır satır gösterir. Bilgisayarların çalışma mekanizması bu donanım defterlerine göredir. Üretilen her bir donanım, üreticisinin elindeki defteriyle vardır. Bu ürünler çalışırlarken defterdeki satırlarda gösterilen elektriği aldığında karşılığında yazan aksiyonu gerçekleştirirler. Çünkü öyle tasarlanmışlardır. Donanımların birbirleriyle haberleşmesinde ise kablo vardır. Bir tarafta donanımlar topluluğu (yani bilgisayar), diğer tarafta donanımlar topluluğu (yani bir başka bilgisayar). Arada da bir kablo. Kablo sadece elektrik alacaktır. Elektrik var ya da yok şeklinde peşi sıra gönderilen elektriği alacaktır. Karşı tarafa ileteceği tek şey bu olacaktır. Ortak kabuller defterine göre de elektriği alan bilgisayar donanımlarındaki devrelerin tasarlanışlarındaki aksiyonları alacaktır. Ve böylece mesaj gelmiş olacaktır. Ortak kabuller yazılım defteri ise donanım defterlerindeki kodları (yani temel kodların karşılıklarını / aksiyonlarını) çeşitli birleştirmeler ile bütünleştirir ve haberleşmede donanım standartları içerisinden tertipli bir tek tip haberleşme standardı çıkarır. Bilgisayarlarda ortak kabuller yazılım defterini uygulayan bir program ise yüklü gelir.
Not:
Bilgisayarlarda elektriğin varlığı ve yokluğu bilgilerini (veriyi) tutan disk adlı donanım vardır. Bu, bilgisayarlarda donanım, artı, yazılım ayrışmasını sağlar. Yani disk donanımı ile daha önce donanım defterinde yer alan kodlar peşi sıra tutulabilir ve bu tutulan veriler ilgili donanıma verilsin dendiğinde donanım, aksiyonları alabilir. Bilgisayarların birbirleriyle haberleşmeleri için gönderdikleri verilere paket denmişti. Çünkü donanım sayısı fazlaydı ve her donanımın kendine gelen bir mesajı vardı. Bu mesajlardan bir kısmı biz kullanıcılar için olan okunabilir metinler, görseller, sesler, videolardı, bir kısmı ise diğer donanımlar içindi. Dolayısıyla bu verileri, yani paketi okuma konusunda ortak bir standart olması gerekmekteydi. Yani uzun 1 ve 0 'lardan oluşan (elektrik var ve yoklardan oluşan) ve yatay bir ipi andıran verilerin başı, ortası, kalan kısmı,..., sonu gibi kısımlarını standartlaştıracak bir yapıya ihtiyaç duyulmuştu. Aradaki kabloyu internet ağında birbiri ardına bağlı kablo zinciri olarak düşünebilirsiniz Böylece ortak standarda göre (yani başında şu donanımı ilgilendiren bilgiler yer alacak, ortasında şu donanımı ilgilendiren bilgiler yer alacak,... sonunda şu donanımı ilgilendiren bilgiler yer alacak şeklinde) paket oluşturulup gönderimler ve alımları yapılacağından, yani her gelen paket aynı standarda göre oluşacağından ve okunacağından (başında şu türden bir veri gelecek, ortasında şu türden bir veri gelecek,... sonunda şu türden bir veri gelecek) biz kullanıcılara hitap eden veri gelen yığınla elektrik var ve yok içerisinden doğru bir şekilde çekilip bize mesajı çözmek suretiyle yansıtılacaktır. Bu haberleşme standardı TCP/IP adını alacaktı ve haberleşmede bir ortak kabuller defteri olacaktı. Bilgisayarlarımızda yüklü bir program olacaktı. Defterde denilenleri yapan bir program. Bu resim bilgisayar haberleşmesindeki ortak kabuller yazılım defteri TCP/IP'nin içerisindeki sayfaların bölümlerini gösterir. Gerçek bir haberleşmede bu kısımlar yanyana dizilir ve, 1 ve 0 'lar ardarda bu sıraya göre kablodan gönderilir. Bu defterde biz insanları ilgilendiren kısım Uygulama kısmıdır. Mesaj alıyorsak veya daha farklı türden veriler (görüntü, ses, video, ...) alıyorsak bunlar Uygulama kısmında yer alır. Geri kalan iletişimin kontrolü gibi kısımlar ise makinayı ilgilendirir. Bir paket aldığımızda makina kendini ilgilendiren bölümlere baktıktan sonra nihayetinde bize Uygulama bölümündeki veriyi verir ve biz mesajı alırız. Örneğin kullanıcı Bilgisayar A'da yazışma programı ile mesaj göndereceği zaman bilgisayarında çalışan tcp/ip isimli programın paket oluşturma işlevinde uygulama bölümünü 0 ve 1'ler ile dolduracaktır. Gönder butonu ile mesajını gönder dediğinde tcp/ip programı geri kalan bölümleri kendisi dolduracaktır, çünkü geri kalan kısımlar makinayı ilgilendirmektedir. Paket oluşturulup gönderildiğinde tüm veriler 0 ve 1 halinde (yani elektrik var ve yok halinde) kablodan milyonlarca defa iletilecektir. Karşı taraf gelen elektriği gözlemleyecektir ve tcp/ip standardına göre bölümlerin hitap ettiği donanımlara mesajlarını verecektir. Nihayetinde uygulama bölümündeki mesaj ise çözülecektir ve kullanıcıya mesaj verilecektir. Aşağıda haberleşme standardı tcp/ip'nin bölümleri ve bölümlerin aldığı veri türleri (bilgi türleri) temel düzeyde gösterilmiştir:
Ortak Kabuller Defteri TCP/IP ( Yazılım )
* Basitleştirilmiş temel bir gösterim Çözülen Mesaj (Okunabilir Mesaj) ( Uygulama Bölümü ) Haberleşmenin doğruluğunu temin eden ( Ulaşım Bölümü ) (mesajda kayıplar var mı konrolünü yapan) makina kodları Haberleşmenin nereden nereye gelmekte ( Ağ Bölümü ) olduğunu belirten makina kodları Haberleşmenin kurulacağı yerleşkeye giden ( Ağ Erişim Bölümü ) yoldaki ağ cihazı teknolojisini belirten makina kodları Mesajın hangi kablo türünden gönderilmekte ( Fiziksel Ulaşım Bölümü ) olduğunu belirten makina kodları Bu ortak kabuller yazılım defteri tcp/ip, esasında bölümleri içerisinde birçok alt bölümler içermektedir. Bu alt bölümler de başında şu türden bir veri gelecek, ortasında şu türden bir veri gelecek, ..., sonunda şu türden bir veri gelecek şeklinde kurallara sahiptir. Bilgisayar literatüründe bu alt bölümlere protokol adı verilmektedir.
Detay:
Örneğin bilgisayarın mucitleri bilgisayarlarla haberleşme üzerine çalışırlarken bilgisayarların birbirlerini bilmesi / bulması / görmesi (yani mesajı kimin gönderdiğini bilmesi, ve buna karşılık mesajı ona gönderebilmesi) üzerine bilgisayar kimlik numarası kurallarını (protokolünü) geliştirmişlerdi. Bilgisayarlarda kimlik numarası için ortak yazılım defterinin Ağ bölümü sayfaları içerisinde bir alt bölüm olarak 192.168.0.1 // Örnek bir kimlik numarası | | | | 8 8 8 8 // Elektriğin Varlığı ve Yokluğu Sayıları şeklinde 4 adet kısımdan oluşan sayılar ve bu sayılardan her biri için 8 adet elektriğin varlığı ve yokluğu durumlarını dizmişlerdi. Yani; Kimlik Numarası (IP) Kodları 00000001 1 00000010 2 00000011 3 00000100 4 00000101 5 ... ... ... 11111101 253 11111110 254 11111111 255 Örneğin kimlik numarası (IP'si) 192.168.0.1 olarak belirlenmiş bir bilgisayar karşı tarafa kimlik numarasını gönderirken ortak kabuller kimlik defterinde 192 sayısına karşılık gelen 8 adet elektriğin varlığı ve yokluğu durumunu, sonra 168 sayısına karşılık gelen 8 adet farklı bir elektriğin varlığı ve yokluğu durumunu, sonra 0 sayısına karşılık gelen 8 adet farklı bir elektriğin varlığı ve yokluğu durumunu, sonra ise 1 sayısına karşılık gelen 8 adet farklı bir elektriğin varlığı ve yokluğu durumunu gönderir. Böylece karşıya mesaj gönderilirken uygulama bölümünde yer alan mesajla birlikte oluşan paketin içerisindeki ağ bölümünde kimlik numarası da gider. Yani mesajın koduyla (elektriğin varlığı ve yokluğuyla) birlikte mesajın gideceği hedef adres 8 adet çeşit çeşit elektriğin varlığı ve yokluğu durumlarıyla ardarda 4 parça kablodan gider. Yazılım defterindeki bölümler donanım defterindeki birçok temel kodu (parçayı) birleştirip tertipli bir haberleşmede kullanmak için yazılmışlardır. Sonuç olarak somut bir şekilde var olan donanım defterlerindeki satırlar birleştirilerek bir standart oluşturulmuştur ve buna yazılım defteri TCP/IP denmiştir. Dünyada bu ortak kabuller yazılım defterine göre çalışan (diskte o aksiyonları aldıran) TCP/IP programı sayesinde bizler internette uyumlu bir şekilde haberleşebiliyoruz. İlave Not: Program yazmak; yani kod yazmak denilen şey elektriğin varlığı ve yokluğuna tekabül eden durumlar demektir. Donanım defterindeki sıralı elektriğin varlığı ve yokluğu durumlarını ardarda koymak demektir. Örneğin programı yazarken yazdığınız kod C programlama dilinde bir fonksiyon olan printf()'se bu, önce ait olduğu kapsamda değerlendirilir ve karşılığına (karşılık olarak yine kodlara, ama daha geniş çapta / çok sayıda kodlara) dönüştürülür. Sonra C programlama kodu açık hale dönüştürülür. Yani elektriğin varlığı ve yokluğu haline. Böylece donanım buna göre hareket eder ve devrelerinde elektrik gidiyor, gitmiyor, gidiyor, gitmiyor aksiyonları yaşar. Bu şekilde donanım tasarımı doğrultusunda çeşit çeşit şey yapar. Örn; klavyenizdeki led ışıkları yakma, sayı toplama,... Sonuç olarak programda kod, elektriğin varlığı ya da yokluğu durumlarına karşılık olarak kullanılan ifadelere denir. Son Bir Not: Program yazmak sınırsız değildir. Donanım defterindeki satırların çeşit çeşit kullanımı kadar limitlidir. Tıpkı bir enstrümanın (örn; gitarın) çıkaracabileceği müzik sayısının limitli olması gibi. Sonuç Tutuşturulan kuleler ile olan haberleşme teknolojisi şüphesiz ateşin keşfi ile var olmuştur. Telgraf ile olan haberleşme teknolojisi ise elektriğin keşfi ile var olmuştur. Yüzüklerin efendisi'nde gösterilen teknik, daha önce tarafların görüşmesi sonucu ateş işaretinin ne anlama geliyor olduğunu kararlaştırmalarına dayanmaktaydı. Telgrafta gösterilen teknik, daha önce tarafların görüşmesi sonucu kol pozisyonlarının veya sonra elektriğin uzun ve kısa gelmesinin ne anlama geliyor olduğunu kararlaştırmalarına (ortak bir kabul tablosu üzerinden hareket etmelerine) dayanmaktaydı. Bilgisayarlarla olan haberleşme ise bilgisayarın mucitleri ve konsorsiyumlarca oluşturulan yine ortak kabuller defterine dayanmaktadır. Bilgisayarlarda önceki teknolojilere göre değişen tek şey defter sayısının bir hayli çoğalmış olmasıdır. Aşağıda bu yazıda anlatılan haberleşme teknolojilerinin dünya haberleşme tarihindeki kronolojik yerleri gösterilmiştir.
Yazı Sonu Anahtar Kelimeler
Donanım. Donanımı tasarlayanların defteri. Kod defteri.
Kod defteri Tablodur. Kodlama ise Tablodaki verilerin ardarda kullanılmasıdır. Yararlanılan Kaynaklar:
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bu yazı 14.07.2019 tarihinde, saat 13:06:26'de yazılmıştır. 28.03.2022 tarihi ve 15:57:24 saatinde ise güncellenmiştir. | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Yorumlar |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Henüz yorum girilmemiştir. | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Yorum Ekle | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||